KORKUYU MİSAFİR ETMEK?

Korku; dışlanan, hor görülen ve toplum tarafından inkâr edilen bir duygudur. Korktuğunu belli eden kişiye ‘zayıf’ muamelesi yapılır.Bu durum, mevcut sorunu çözmediği gibi pek çok zaman da bireylerin duygularını bastırmasına ve gerilimlerinin artarak devam etmesine neden olur. Korktuğu için rencide edilen kişi, kendisini yalnız ve çaresiz hisseder. Çevresindekilerin kendisini anlamadığını düşünür ve kendisi hakkında olumsuz inançlar geliştirir: ‘Farklıyım’, ‘güçsüzüm’, ‘yetersizim’, ‘zayıfım’ gibi… Korku ve kaygı kavramları sıklıkla karışan ve birbirleri yerine kullanılan kelimelerdir. En yalın haliyle korku; mevcut anda var olan tehlikelere karşı hissettiğimiz ve nesnesi olan bir duygudur. Kaygı ise gelecekte oluşabilecek ve çoğu zaman nesnesi ve kaynağı belirsiz olan duygudur. Korku, genel kanının aksine sağlıklı bir duygudur. Tıpkı mutluluk, hüzün, tiksinti, şaşkınlık gibi, korku da misafir edilmesi gereken ve pek çok zaman da işlevselliği olan bir histir. Bireyler, korkuları aracılığıyla çevrelerine uyum sağlamayı, meseleleriyle baş etmeyi, tehlikelerden kaçınmayı öğrenirler. Eğer korku duygusu olmasaydı, tedbirli olmaksızın, muhakeme etmeksizin davranışlar sergilerdik ve hayatta kalmamız, neslimizin devam etmesi söz konusu olamazdı. Sevdiklerinden ayrılmak – ayrı kalmak, diğer bireylerle iletişime geçmek, fiziksel korkular (yüzmek vb.), hayvan – böcek korkuları, doktor – dişçi korkuları, ölüm-karanlık korkuları gibi korkular yaygın olarak görülen korkulardır. Korkularınızı ifade etmek, ağlamak o anki geriliminizin azalmasında etkilidir. Bazı korkular bilgi eksikliğinden kaynaklanabilir korkunuzla ilgili bilgi edinmek sizi rahatlatabilir. Korkuların kaynağını bulup rahatlama egzersizleri yapabilirsiniz. Korkular bazı anılar sonucu ortaya çıkmışsa o anıların üzerinde çalışarak da üstesinden gelinebilir. Korkular çocuklar ve yetişkinler için hayat kalitesini olumsuz etkiliyorsa bir uzmandan destek almanız bu duyguyla baş etmenizde faydalı olacaktır.

BETÜL KARTAL
Psikolog